Açız! Millet açlıktan kıvranıyor. Memleket mahvoldu! Memleket hep satıldı. Pahalılıktan millet bir şey alamıyor, yiyemiyor, gezemiyor… Ne kadar menfi söylemler varsa hepsini söylemeye devam eden memleketimin insanları var. Herkesin söylediklerine saygı duyarım. Düşünce ve inançlarına saygı duymam. Çünkü inandıkları, gördükleri ve yaşadıkları ile söylemleri birbiriyle çelişiyor.
Bakkalların, fırınların, Kafelerin, Lokantaların, alış veriş merkezlerinin, eğlence yerlerinin, benzinliklerin, bankaların, araba galerilerinin, özel okulların, özel hastahanelerin, internet alış verişlerin, internetten yemek getirtmelerin boş olduğunu gören var mı? Bugün okuduğum haber de; SIFIR Otomobil satıcılarında araç yok. Yemek yeme yerlerinin önünde araç park edecek yer yok. Ve millet fakir, millet yoksul ve memleket elden gidiyor değil mi?
1986 yılında Haydarpaşa Teknik Okullarında öğretmenliğe başladığımda 260 öğretmen vardı. Hiçbir öğretmenin otomobili yoktu. İlk otomobili alan M Yılmaz isminde Metal Bölüm öğretmeni bir ağabeyimiz oldu. Sonra, sonra, sonra derken araba alan arkadaşlarımız artmaya başladı. Rahmetli Özal zamanıydı. Şimdi ise öğretmenliğe başlayan yeni öğretmen bir sene içinde araba alabiliyor.
İşsizlik var mı? Elbette vardır. Peki, bu konuda da insaflı olsak nasıl olur. Kimse iş beğenmiyor. Gençlerimiz kahvehane köşelerinde, pardon akşama kadar Kafelerde zaman geçiriyor. Asgari ücretle iş yapmıyor. İstiyor ki masa başı işim olsun. İmza atayım akşama kadar günümü gün edeyim.
Peki, bu işleri bizim gençlerimiz yapmazsa kim yapacak? Suriyeli göçmenler, Afgan göçmenleri, Türkmen göçmenleri veya diğer ülkelerden gelenler. Hasta bakımı, çocuk bakımı fiyatını biliyor musunuz? Çocuk bakıcısı için; maaş+SGK+yemek+yatma yeri=18 000 TL. Çalışacak eleman yok. Göçmenler işe talipli lakin Türk gençleri yine çalışan yok.
Efendiler, bir devlet memuru ortalama 7 bin TL maaş alıyor. Sizce bir tezat yok mu? Şöyle diyelim; çocuğuna baktırmak için 18 bin TL vermeye çalışan anne baba ne kazanıyor ki bu parayı verebiliyor? Açız değil mi? Lütfen söyleyin, aç mıyız?
Peki, Türkiye batacak mı batmayacak mı? Batmayacak. İzmir ve civarında bir hafta önce 68 Fabrika açılışı yapıldı. Üretim yok, işsizlik çok deyip duruyoruz. Sadece İstanbul İkitelli de Ayakkabı İmalatçıları Derneği başkanı 50 bin ara elemanına ihtiyaç var diye açıklama yapıyor. İşsizlik var diye ciyak, ciyak bağırılıyor.
Devlet hem çalışanı hem işverenleri maddeten desteklerken hala bunları kabul etmiyoruz. Türkiye de üç tür insan var.
1- Her tür engellemeye karşı çalışmaya, üretmeye devam edenler.
2- Her yapılan iş ve görevleri göz göre göre yapılmadı diyenler.
3- Hep güçlülerin yanında olup menfaati olmadığı zaman mevzii terk eden dönekler.
Ayrıca içeride para baronlarının keyfini kaçıran “Faiz indirimi sözü” Devletimizi indirmek için dış baronlarla beraber hareket eden hainlerin arzuları olmayacaktır. Bu millet Devletinin yanındadır. Şimdi Kuran’a dönüp bakalım.
“Kendilerine yeryüzünde bozgunculuk yapmayın denildiği zaman, Bizler sadece ıslah edicileriz derer. İyi bilin ki, asıl bozguncular kendileridir. Lakin farkında değillerdir. (Bakara 11.12) lütfen aklıselim ile düşünelim. Biz bu ayetin neresindeyiz, yukarıda ki maddelerin hangisindeniz?
Bizim mahalleye kâğıt toplayıcı, çöpleri karıştıranlar geliyor. Bazen sigara molası verip oturuyorlar. Ellerinde son model ayfon telefonlarla internette geziniyorlar. Her evde kişi sayısınca son model telefonlar var. Olsun elbette olsun. Fakat Milli Eğitim Şurası devam ederken tek bir cümlede karar kılsınlar. AKLISELİM İNSAN YETİŞTİRMENİN YOLLARINI ARASINLAR. VATANINI, MİLLETİNİ, BAYRAĞINI, HÜRRİYETİNİ SEVEN İNSAN YETİŞTİRMENİN YOLLARINI ARASINLAR. Vatan batırmak isteyen insan yetiştirmesinler.
Mazlum, mağdur ve kökleri sağlam olmayan devlet ve milletlerin tek GÜÇLÜ DEVLET olarak gördükleri Türkiye’miz ve Lider olarak kabul ettikleri Cumhurbaşkanımız için dua ederlerken bizim kendi bir kısım vatandaşlarımızın topluca yıkımımız için hücum ettiğini görmek bizim hayrımıza değildir.
Selam ve dualarımla
Saim ORAL, Kartal 3 Aralık 2021