Alkame, Medine de yaşayan bir sahabedir ve evlidir. Bir gün çok hasta olur. İyileşemeyeceğini anlayınca eşini Resulullah’a gönderdi. Ruhunu teslim etmek üzere diye tembih etti. Peygamberimiz; Bilal, Süheyb ve Ammar’ı çağırarak yanına gidin ve şahadeti telkin edin buyurdu. Alkame can çekişiyordu. Şahadete dili dönmüyordu. İçlerinden birini Peygamberimize gönderdiler. Peygamberimiz; bunun anası babası var mı? Ya Resulallah annesi var dediler. Annesi Peygamberimizin yanına getirildi.
- Oğlun Alkame nasıl biriydi, diye buyurdu.
- Ya Resulallah, anam babam yoluna feda olsun. Çok namaz kılar. Oruç tutar. Çok sadaka verirdi dedi.
- Aranız nasıldı?
- Ey Allah’ın Resulü ben ona dargın ve kızgınım. O hanımını bana tercih etti. Bana asilik yaptı.
Efendimiz yanındakilere, “Annesinin kırgınlığı, Alkame’nin şahadeti söylemesine engel oluyor” diye buyurdu. Kadına evladını affetmesini söyledi. Ancak anne çok kırgındır. Çok incinmiştir. Oğlunu affetmeyeceğini ifade eder. Bunun üzerine Peygamberimiz, Bilal’den çokça odun toplamasını söyler. Kadın telaşlanır.
- Odunu ne yapacaksın Ya Resulallah, der.
- Oğlunu senin gözünün önünde yakacağım buyurur.
- Ey Allah’ın Resulü, onu gözümün önünde yakarsanız kalbim buna nasıl dayanır?
- Ey Alkame’nin annesi! Allah’ın azabı çok daha şiddetli ve ebedidir. Eğer oğlunun bağışlanması seni sevindirecekse ondan razı ol. Allah’a yemin olsun ki sen ona kırgın ve dargın olduğu müddetçe, namazı, orucu ve sadakası ona bir fayda sağlamayacaktır.
- Ey Allah’ın Resulü, seni ve burada olanları şahit tutuyorum ki; oğlum Alkame’den razı oldum. Affettim.
Bilal koşarak Alkame’nin evine varır. Bu af ile Alkame Kelime’yi şahadet getirerek ruhunu teslim eder. Annesinin affı dilini çözdü. Peygamberimiz namazını kıldırdı ve defin iştirak etti. Sonra ayağa kalkarak şöyle buyurdu.
- Ey Ensar ve Muhacir! Kim karısını annesine tercih ederse Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olur. Kıyamet günü Allah onun ne tövbesini ne de mazeretini kabul eder. Ancak Allah’a tövbe eder, annesine iyi davranır ve onun rızasını gözetirse işte o zaman Allah’ın rızası annenin rızasındadır. Allah’ın öfkesi ise annenin öfke duyduğu kişi üzerinedir. Allah’tan bizi anne-babanın rızasını kazanmaya muvaffak kılmasını ve onların öfkesinden de uzak durabilmeyi nasip etsin. Şüphesiz o çok kerim, Rauf ve rahimdir. Peygamberimiz doğru söyledi.
Anne kim, hanım ve evlat kimdir? Bunun bize yansıması sadece can veremeyen Alkame ’midir? Resulullah’a koşan hanımı mıdır? Affetme makamında olan anne sıradan bir anne midir? Kim, kimdir?
Hata edersem Allah beni ve bizi affetsin. Eğer bizler Kuran’ı Kerimi ve Peygamberimizin hayatını yani Peygamberi hayatımızın odak noktasına oturtamıyorsak vay başımıza gelene. Peygamber makamıdır bugünkü Cumhurbaşkanlığı makamı. Bilaller, Ammar, Süheyb ise bugünkü Bakanlar ve idare amirleridir. Anne ise verimli alt ve yerüstü zenginliklerimizdir. Ve gerçekte annelerimizdir. Alkame’nin hanımı sosyal medyadır. Alkame ise vatandaştır. Cumhurbaşkanı, bakanlarının ve bunca atanan bürokratlarının hele başdanışman olup danışılmamak için ortadan kaybolan kişilerden aldığı beyanlarla Alkame/lere rahat nefes aldıran makamdır. Çünkü o makam sadece şu an ki makam değildir. Peygamber makamıdır. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali gibi nice ululemirlerin makamıdır. Alkame vatandaştır. Çalışandır, emeklidir. Üretendir, üretileni satandır. İşte denklemde buradadır. Birileri ana gibi, birileri de Alkame’nin imdadına koşanlar olmalıdır. Huzur için Alkame’nin yanmaması gerekiyor. Analar, babalar evlatlarına gerektiği gibi bakmalıdır. Haklarını helal ettirecek çalışmaları yapmalıdır. Evlatlar can acısıyla hata edebilirler. Büyükler büyüklüğünü bilmelidir.
Daha devam edelim de Kuran’a hakaret edenlere karşı Peygamberimizin bu uygulamasını devletimizin izin verdiği makamların yapmasını arzu ederiz. Pazar kahvaltısıyla beraber okunursa sizler daha mükemmel fikirler çıkarırsınız.
Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 12 Ağustos 2023