"Seni tanıyan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın" der bir Kızılderili atasözü. Yani bu dünyadaki sorumluluğumuz ölerek de bitmez. Bizim yaşadığımızın farkında olan insanlar için yaptıklarımızla iyi ve kötü yaşamaya ve hatırlanmaya devam ederiz.
 

Hepimiz önce yaşadığımız zamanın insanlarıyız. Bütün kimliklerimizden önce kısa hayatımızı belirleyen şey bu dünyadaki serüvenimizin geçtiği zamanların ruhudur. Ama herhalde benim için bu biraz daha öyle.

İmparatorlukların çöküp ulus devletlerin yükseldiği bir çağda Türkiye'de yaşayan bir Kürt olarak doğmayı ben seçmedim. Ama bütün hayatımı, bu seçmediğim kimliğim ve onun sonucu benim başlatmadığım sorunlar belirledi.

İlk gençlik yıllarımdan bugüne kadar belki dünyadaki milyarlarca insan için hiçbir şey ifade etmeyen bir meselenin etrafında hayatım dönüp durdu. Dayak yedim, vuruldum, hapse atıldım, en yakınlarımı kaybettim, çözmek için uğraştım, arabuluculuk yaptım, konuştum, yazdım .

Pek çok insana bu tek düze bir hayat gibi gelebilir. Ama bir sürü hatalar yapmış olmakla birlikte, hayatımı verdiğim bu meselede tek derdim, bir kişinin daha ölmemesidir. Hep bunun için uğraştım. Galiba bununla gurur duymaya hakkım var. O yüzden bir kişinin daha ölmemesi için uğraşırken bana takılan Balıkçı adıyla anılmaktan gayet memnunum. Herhalde deniz görmemiş memleketlerden gelmiş, hayatında bir kaç sefer dışında hiç balık yememiş bir insanın Balıkçı olması garip görünse de barış ile anılması hoş bir sürpriz oldu benim için.

Kürtçe konuştum.

Türkçe ağladım.

Kürtçe düşünüp  Türkçe yazdım.

Kürtçe hayal kurdum, Türkçe yaşadım.

Yaşamımı dayakla öğrendiğim Türkçe üzerinden sürdürdüm.

"Niye iyi Türkçe konuşamıyorsun" diye aşağılandım ve "Niye iyi Kürtçe konuşamıyorsun" diye dışlandım.

Kürtçe ile aşk yaşadım ama Türkçeye olan sevdam hiç bitmedi.

Aslına bakarsanız beni ne Kürtçe ne de Türkçe anlamak istediler.

Ama yılmadım.

Yalnız değilim biliyorum.

Milyonlarız.

Belki bugün sesimizi duyurmakta başarısızız, ama "bu iki dilin ırmaklarından su içmiş" sessiz milyonlar hayatı, barışı savunmaktan hiç vazgeçmeyeceklerdir.
 

Beni tanıyan son kişi hep bunun için uğraştığımı bilirse bana yeter..


O gün birileri bir tane balıkçı amca vardı o da çok istedi bunu derse ruhum huzur bulacaktır.

***

2019 yılında yazmıştım bu yazıyı.

İyi insan olmak bizim elimizde