Yokluk yılları, Devlet-i Ali orduları cepheden cepheye koşuyor, toprak üstüne toprak kaybediyordu.
Düşman Anadoluya dayanmıştı.
Büyük kayıplar verilmiş cephe 15'li gençlere kalmıştı. Çarık yok kıyafet yok; silah var mermi yok.
Kurtuluş Savaşı verildiği yıllara gelindi...
Ordu cepheden cepheye koşuyordu. Mermi yokluğu baş göstermişti. Buna rağmen bu millet "Ya Hürriyet Ya Şehadet" diyordu.
Mermi için bakır lazımdı ve depolarda yoktu. Her malzeme tüketilmişti. En son; kap kacak ve kaşık kalmıştı. Bunu bilen millet evindeki bakır kaşıklara kadar herşeyini devletine verdi...
Kaşıklar eritildi mermi oldu.
Cephede bunlar olurken çok bilmiş kesim keyfinden taviz vermiyordu. Milletin Istiklali'ni, Istiklal Caddesi'nde ti'ye alıyorlardı. Evlerimdeki çatal kaşık ve bakır yemek takımlarını devletinden kaçırıyorlardı. Sadece meseleyi İstiklal Caddesi'nden izliyorlardı.
Savaş kazanıldı ve vatan toprağı düşmana teslim edilmedi. Ancak millette tencere ve kaşık kalmamıştı.
Günümüzde Antikacılar Çarşılarında gördüğünüz bir çok yemek takımı işte o savaşta milletten esirgenen takımlardır.
Savaştan sonra aziz milletin vatanı namusu kurtulmuştu. Canını dişine taktı; topraktan tenceresini, tahtadan kaşığını yaptı. Ve yıllarca devletine zeval gelmesin diye o tahta kaşıklarla yemeklerini yedi.
Bunu neden anlatıyorum?
Corona virüsü ile savaş verirken bile huylu huyundan vazgeçmiyor.
Yardım kampanyasını itibarsızlaştırmaya milleti IMF'nin mahkûmu yapmaya yelteniyorlar.
Sin sözüm,
Bu millet TAHTA KAŞIK'a döner ama bir daha asla IMF'yi bu ülkeye sokmaz...
Bu böyle biline.
Nihat Ağdemir
30 Mart 2020