Aslında her şey; Türkiye’nin teröre dönük kararlı operasyonları, Karabağ’da Türkiye SİHA’larının Ermeni işgalcilere karşı zaferi ve Ayasofya Camii’nin açılmasıyla başladı…
Ve bunların akabinde Biden’dan “Ermeni Soykırım” açıklaması geldi.
İşin özeti: ABD, Ermenistan Yunanistan Rumlar ve de PKK için diplomatik bir fırsat sundu. Bir tuşla 4 mekanizmaya hareket alanı açmak istedi.
Karabağ Ermenistan ekseninde yazımıza başlayalım…
SİHA’lar Karabağ’da destan yazıp dünya savaş tarihinin seyrini değiştirince; ABD, yeni başkanı ile birlikte teröre yeni bir manevra alanı açmaya karar verdi.
Ardından silsile birbirini takip etti… Terör örgütlerine açıktan destek vermeye başladılar.
Parası ülkemiz tarafından ödendiği halde göndermeleri gereken F35’leri “terör örgütlerini vuracağımız” bahane gösterilerek teslim etmediler. Yunanistan’ın farklı bölgelerine askeri üsler kurdular, İsrail ile stratejik hamlelere hız verdiler. Ardından askeri ambargoyu masaya getirdiler. Durmadılar 1915 Ermeni soykırımı iddialarını diplomasiye taşımakla tehdit ettiler… Bütün bunlar bir “Kuşatma Diplomasisi” hamleleri idi.
ABD’nin Ermenistan ile ilgili hayalleri hayli yüksek. ABD Paşinyan’ı zinde tutarak, Kafkasya’yı hareketlendirmek isteyecektir. Amaç bölgeyi karıştırmak Türkiye’yi zora sokmak. Sözde Soykırım meselesinin Karabağ’a uzandığını Ermenistan’ın içindeki önemli bir kanat da anladı. Bu karar ile ABD’nin Karabağ’da ve Ermenistan’da etkin olmak istediklerine inanıyorlar. Yazının başında: “ABD Ermenistan, Yunanistan, Rumlar ve de PKK için diplomatik bir fırsat sundu” demiştim, Zira; Ermeni Asala Yunan/Rum EOKA ve Ermeni PKK, sahibi aynı olan mekanizmalardır. Sırada dolar menşeili olarak Halkbank kozları var onu da oynayacaklar. Sonra da Kuzey Suriye’de PYD’ye özerklik kartını masaya sürecekler.
Dolayısı ile hepsi birbiri ile ilintili. Birbirini destekleyen manevralar.
İşin şifresi şu: Soykırım iddiası, terazinin sol kefesidir. Sağ kefede ise teröre karşı düzenlediğimiz operasyonlar olacaktır. Soykırım iddialarını bitirmenin tek yolu sahada terörün nefesini kesmekten geçer.
Kısa bir özet sunayım, taşlar yerine otursun…
Biden’den “Irak’ın kuzeyinden çekilin, operasyonları durdurun” tehdidi gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan PKK’ya yönelik, Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonlarını başlattı. Buna mukabil ABD, sözde soykırım taslağını meclisinden geçirdi.
Manevra sırası bize geldi… Pençe operasyonlarından sonra sırada Sincar var.
Biden’ın metninde Ermeni iddialarından bahsedilirken Rumlara da atıfta bulunulmuştu. Biden İstanbul ifadesini kullanmamış, Konstantinopolis demişti.
Bu ifade ile Rum/Yunan eksenli bir manevranın şifresini verdi. Yakın zamanda batıdan da bir tehdit gelecektir.
“Sebeplerden biri Ayasofya” dediğimi şimdi tam anladınız sanırım.
Şunu da iyi anlayalım: bu manevraların tamamı bizi güçlendirir, asla yıpratamaz.
TÜRKİYE’DEN MEKİK DİPLOMASİSİ
Bu hamlelerin hiçbiri Türkiye’yi durduramadı. Türkiye tüm eleştirilere rağmen Mısır ile yakınlaşmaya hız verdi. Suudi’lere yolun sonuna gelindiği hatırlatıldı. Katar’a destek sürdürüldü, İran’a gerçekler anlatıldı ve İsrail’e haddini bilmesi konularında bilgilendirmeler yapıldı.
Bunlar için İsrail’in güvenliği en önemli konudur. F-35 meselesinden sonra ABD ile ipler kopma noktasına gelmiştir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ince diplomatik manevraları buna imkan sunmuyor. Ukrayna meselesinde olduğu gibi öncelikli amaçları Türkiye’yi kızdırmak ve hata yapmaya zorlamaktır.
Başaramazlarsa, Türkiye’nin NATO’dan çıkartılmasını ve Rumların NATO’ya alınmasını gündeme getireceklerdir. Ancak Türkiye tüm bu oyunların hepsini tekraren bozacaktır.
TÜRKİYE’Yİ SIKIŞTIRMANIN YOLLARINI DENEYECEKLER
İçeride terörün sözcülüğünü yapanlar, askerimizi şehid edenler, köy basıp çoluk çocuk katledenler, çocukları dağa kaçıranlar ve bunun siyasi uzantıları “Soykırımla yüzleşin” diye kampanya düzenliyorlar. Aklımızla oynamaya yelteniyorlar.
Türkiye’yi durdurmanın yollarından birini de “Ermeni Soykırımı” meselesini küresel çapta yaymak olarak hesaplıyorlar. Bu yolla Türkiye büyük tazminatlara mahkum edilmek, uluslar arası arenada sıkıştırılıp yalnızlaştırılmak hatta daha da ilerisi Türkiye; Rusya, İran veya Yunanistan ile çatışmaya sürüklenmek istenecektir. Terör destekli malum partinin açıklamalarını adım adım izleyin göreceksiniz.
BU CENDEREDEN ÇIKMANIN YOLU
Türkiye, üzerine gelen tehdidi bertaraf etmek istiyorsa, hasar almadan kazanmak istiyorsa çok hızlı hareket etmelidir. Batıl planlar öyle büyükelçiyi sınır dışı etmek, polemik üretmek ve gereksiz gerginlikler çıkararak bozulmaz. O işler geçmişte kaldı.
Batıl plânları bozmanın tek yolu büyümek ve alan açmak ve alanı genişletmektir… Çalışmak ve üretmektir, üreterek büyümektir. Türkiye Akdeniz’de yaptığını sürdürmeli, Kafkasya’yı toparlamalı, Kafkasya’da ilerlemeli ve Karadeniz’de varlığını güçlendirmelidir.
Boğazlar siyasetini güçlendirecek ve batıyı sıkboğaz edecek “Kanal Istanbul” projesine bir an önce başlamalıdır.
Ülkemiz, Kuzey Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terör varlığını sonlandırmaya yönelik operasyonlarını ısrarla sürdürmelidir. Batıl planların yerel karargahları buralardadır.
BM güvenlik konseyinin daimi üyelerinden birinin desteğini alarak KKTC’nin tanınması yönünde hamlelerimiz ard arda gelmelidir. Akabinde KKTC’ye askeri üs kurmak, batıl planlara en iyi cevap olacaktır.
Türkiye; ileri teknolojiye, sanayileşmeye, eğitime, savunma sanayiine ağırlık vererek, nükleerde ve ilgili teknolojik konulardaki üretimleri ile koç başı olduğunu göstermelidir. Teröre, uzantılarına ve terörün hamilerine anladığı dilden cevap vermeyi ısrarla sürdürmelidir.
Bunların oyununu ancak ve ancak “güç” bozar.
(Nihat Ağdemir 28.04.2021)