Spor

Jose Mourinho: Bir mağlubiyetten sonra hiçbir zaman kaçmadım

Jose Mourinho: Bir mağlubiyetten sonra hiçbir zaman kaçmadım

‘İstanbul'un en mutlu insanlarıyız diyemem’

‘Bizler birlik olarak kaybettik’

‘İrfan Can Kahveci idmanlarda çok arzulu’

‘Biz bir maç kaybettik ve bu maçın normal bir maç olmadığını anlıyorum’

Metin ARSLANCAN - Harun ŞAHBAZOĞLU / İSTANBUL, (DHA)- FENERBAHÇE Teknik Direktörü Jose Mourinho, “24 yıllık futbol kariyerimde hiçbir zaman bir basın toplantısından kaçmadım. Özellikle bir mağlubiyetten sonra hiçbir zaman kaçmadım. O gün 70 dakika beklemiştim ve 70 dakika sonunda hala basın toplantısına girememiştim. Eğer siz, size saygısızlık yapıldığını düşünüyorsanız aslında saygısızlık yapıldığını düşünen kişi benim” dedi.

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi ilk maçında yarın sahasında Belçika ekibi Union Saint-Gilloise ile karşı karşıya gelecek. Karşılaşmadan önce düzenlenen basın toplantısında teknik direktör Jose Mourinho açıklamalarda bulundu. Süper Lig’in 6’ncı haftasında oynanan Galatasaray derbisinin ardından basın toplantısına katılmayarak Ülker Stadı’ndan ayrılmasına ilişkin konuşarak sözlerine başlayan Portekizli teknik adam, “Bu sorunun sorulmuş olduğuna mutlu oldum çünkü eğer bu soru sorulmamış olsaydı ben açıklamak durumunda kalacaktım. Öncelikle şunu söylemeliyim. 24 yıllık futbol kariyerimde hiçbir zaman bir basın toplantısından kaçmadım. Özellikle bir mağlubiyetten sonra hiçbir zaman kaçmadım. Gazetecilerden onların sorabileceği sorulardan basın toplantılarından korkmadım. Ama bu ilk defa da olmuyor. Sizinle de bu durumu farklı kılmadım. İlk defa olmuyor bu. Ligde oynamış olduğumuz ilk maçtan itibaren söyledim. Bir basın toplantısı yapmak için 75 dakika beklemenin hiçbir mantığı yok. Çünkü maç çoktan bitmiş. Maç biter bitmez ben de rakip hocayı tebrik ettim ve sonrasında direkt olarak flaş röportaja gittim. Sonrasında 70 dakika beklemem gerekti basın toplantısı için. Aslında oraya gittim. Kapısında bekledim. Girmeme izin vermediler. Girmeme izin vermedikleri için de kapıda beklemek durumunda kaldım. Deplasman takımının teknik direktörünün önce basın toplantısına girmesini anlıyorum. Çünkü iki takım da İstanbul takımıydı ama başka şehirden gelen bir takımın teknik direktörünün önce basın toplantısına girmesini anlıyorum ama belli limitler olması gerekiyor. O gün 70 dakika beklemiştim ve hala 70 dakika sonunda hala basın toplantısına girememiştim. İçerideki basın toplantısı devam ediyordu. Daha önce de bunu söylemiştim. Rize’de, Göztepe'de yaptığım gibi deplasman takımı olduğum zaman ilk olarak yine bir basın toplantısına girdim. Ama 70, 75, 80 dakika bekleyemem. Hatta bir maç sonunda sizlere şaka da yapmıştım. Basın toplantısı cumartesi günü başladı ve pazar günü bitti. Çünkü maçımız o gün 21.00’de başlamıştı. Basın toplantısında gece yarısı 23.55’te başlamıştık ve basın toplantısı da gece yarısından sonra bitmişti. Dolayısıyla o gün basın toplantısına girmememin sonuçla veya herhangi bir şeyle hiç alakası yok. Ortada doğru olan veya olmayan bir durum var. Benim için bir sonraki maç da aynısı olacak. Yine maç biter bitmez. Flaş röportaj bitecek. Zaten flaş röportajın mantığı bu. Flaş röportaj maç bittikten 20 dakika sonra yapılmaz. Hemen sonrasında yapılır. Akabinde 15, 20 dakika gerekiyorsa 30 dakika beklersiniz basın toplantısı için ama 70 dakika beklemek saygısızlık. Eğer siz, size saygısızlık yapıldığını düşünüyorsanız aslında saygısızlık yapıldığını düşünen kişi benim” ifadelerini kullandı.

‘İSTANBUL'UN EN MUTLU İNSANLARIYIZ DİYEMEM’

Hafta sonu oynanan derbi maçta alınan 3-1’lik mağlubiyetten dolayı üzgün olduklarını aktaran Mourinho, şunları kaydetti:

“Tabii ki bir maç kaybettiğiniz zaman acı çekersiniz. Önemli bir maç kaybettiğiniz zaman iki kez çekersiniz. Hele bir de derbi kaybediyorsanız o zaman acınız üç katı olur. Dolayısıyla acı çekmiyorum, çekmedik diyemem. Şu anda İstanbul'un en mutlu insanlarıyız diyemem. Ama bizler profesyoneliz. Ve bir tepki reaksiyon göstermemiz gerekiyor. Büyük bir galibiyet beni aya çıkarmaz ama büyük bir mağlubiyet de beni cehenneme göndermez. Her zaman bu dengeyi yakalamaya çalışıyorum. Ve oyuncularıma bunu geçirmeye çalışıyorum. Dolayısıyla bu mağlubiyetten çıkarmamız gereken şeyin etkisi bize pozitif olmalı. Tabii ki acı çektik. Canımız yandı. Ama oyuncular mutsuzluktan çıkmamız gerektiğini biliyor. Bunun da tek yolu maç kazanmaktır. Cumartesi günü kaybettik. O gün stattan kaçta çıktığımızı biliyorsunuz ki basın toplantısına katılmadığım halde. Eğer basın toplantısına katılsaydım herhalde sabaha karşı 03.00’te çıkardık. Ertesi gün 10.00’da buradaydık. Analizlerimizi yaptık. Pazar günü idmanı yaptık. Dün burada idman yaptık ki dün yapmış olduğumuz idman bizim için uzun bir idmandı. Moral olarak baktığımız zaman bu bizim canımızı yakan bir mağlubiyet. Ancak bizim için bir motivasyon unsuruna dönüşebilir. Taktik anlamda şunu söyleyebilirim. Farklı maçlar, farklı rakipler. Zaten aklımda maç maç, üst üste maçlar geldiği zaman, oyuncuları değiştirmek vardı. Yarın da bunu yapacağım. Ama yarın yapacağım şey basit bir rotasyon olmayacak. Bazı dinamikleri de değiştirmeye çalışacağım. Hedefimiz kazanmak ama biz kimseyi cezalandırmıyoruz, gol kaçırdı diye veya defansif bir aksiyonda hata yaptı diye kimseyi cezalandırmıyoruz. Oynamayan veya daha az oynayan ama oynamayı hak eden iyi çalışan oyunculara bunun karşılığını vermek diyebiliriz. Yarın da bunu yapacağım. Rotasyonu yapacağız ama dinlendirmek rotasyon yapma sistemi sadece elimizdeki en iyi takımı sahaya sürebilmeyiz.”

‘BİZLER BİRLİK OLARAK KAYBETTİK’

Bütün kulvarlarda şampiyonluk için şansları olduğunu belirten tecrübeli çalıştırıcı, “Taraftarlar her zaman taraftarlardır. Bizlerin profesyoneller olarak taraftarların duygularına saygı duymamız gerekiyor. Eleştirilerine saygı duymamız gerekiyor, fikirlerine saygı duymamız gerekiyor. Ki şunu düşünmeme rağmen söylüyorum, bunu aslında modern dünyada birazcık sosyal medya tarafından manipüle edildiğini düşünüyorum. Taraftarlar biraz o büyük dediğimiz insanların kontrolü altındalar. Çünkü sadece moda içinde yok. Futbolda da varlar ve bir düşünce yaratıyorlar. Aslında bu büyük başarılı kulüplerin doğasına aykırı düşünceler. Bu da dengeli ve istikrarlı olmayı etkiliyor. Bizler dengeliyiz. Dengeli olmamız gerekiyor. Bizim içimizde bu denge var. Biz kendi aramızda gerekli tartışmaları yapıyoruz. Gerekli analizleri yapıyoruz. Yapmış olduğumuz hataları görüyoruz. Yapmış olduğumuz iyi şeyleri de görüyoruz. Adaletsiz sonuç olduğu zaman bunu da görüyoruz. Bu anlamda dengeyi sağlamamız gerekiyor ama bizler birlikteyiz. Kendi işimizde pozitif anlamda eleştirilerimizi yapıyoruz. Daha da gelişebilmek için ama dışarıda olan şeyler modern futbolu biraz ve modern dünyada gerçeği yansıtmayan manipülasyonlar çok fazla yapılabiliyor. Garip bir dünyada yaşadığımızı söylemek isterim. Yani futbol dünyası güzel bir dünya ama bir yandan da garip bir dünya. O gün maç başladı. Oynandı ve o maç üzerinde etkisi olan evet hocanın maç üzerinde bir etkisi var diyebilirsiniz. Hakemler hakkında da diyebilirsiniz. İyi veya kötü anlamda maç üzerinde etkisi oldu diyebilirsiniz ama maç saha içerisinde oynanır. Dolayısıyla ben maç içinde olan sonucun başkanla, ikinci başkanla, direktörle herhangi bir bağlantısını göremiyorum. Tabii ki biz birlik olarak kaybettik. Kulüpte herkes başkanı, yönetimi, oyuncusu, direktörü, malzemecisi hepimiz birlik olarak bakmamız gerekiyor. Bizler birlik olarak kaybettik. Hep birlikte kaybettik bu maçı. Eğer ayrıştırarak bakmak istiyorsanız dürüst olmanız gerekiyor. Sorumluluk hoca ve oyuncularda demeniz gerekir. Biz oynadık. Normal şartlarda sadece kendi açımızdan bakmamanız da gerekir. İkinci bir takım daha var. Rakip takım. Bazen sizden daha iyi oynayabilirler. Bazen sizden daha çok hak edebilirler. Bazen sizden daha şanslı olabilirler. Bazen ufak anlar onların lehine olabilir ama sonuçta bütün bunları değerlendirirken şunu da unutmamak gerekiyor ki karşıda bir takım daha var. Bu maç anlamında demiyorum ama ufak detaylar belirleyici oldu. Hakemi de dengeli bir şekilde işini yürüttüğü için tebrik ediyorum. Belirtmiş olduğum gibi eğer eleştirilecek birileri varsa ben ve oyuncularım” şeklinde konuştu.

‘İRFAN CAN KAHVECİ İDMANLARDA ÇOK ARZULU’

UEFA Avrupa Ligi’nde yarın oynanacak mücadele için çok çalıştıklarını vurgulayan Jose Mourinho, “Maçı kazanabilmek için elimdeki en iyi koşuldaki oyuncularla oynayacağım. Rakibimizi çok fazla çalıştık. Analiz ettik. Taktik antrenmanlarda dün farklı şeyler denedik. Harika bir taktik antrenman geçirdik. Oyuncularımın özelliklerine bakacağım ve hangi oyuncularımın özellikleri maçı kazanmamıza yardım edebilir buna bakacağım. İrfan Can Kahveci rotasyon yapmak için oynamayacak. O rotasyonu yapıyoruz. Şu perspektifi yapıyoruz. Çünkü kendisi çok iyi çalışıyor. Kulübeden geldiğinde her zaman bize katkı veriyor. İdmanlarda çok arzulu. Ama bana şunu sorarsanız son maçta kulübede olup yarın ilk 11’de olacak tek oyuncu o mu diye? Hayır, 2-3 oyuncu olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

‘BİZ BİR MAÇ KAYBETTİK VE BU MAÇIN NORMAL BİR MAÇ OLMADIĞINI ANLIYORUM’

Sarı-lacivertli taraftarların sosyal medyada yönetimi istifaya davet etmesine ilişkin bir soruya Mourinho, şu yanıtı verdi:

“Bu konu hakkında bir şey söylemek istemiyorum. Zaten bir şey söylemeye de hakkım yok. Ben milyonlarca taraftarı olan bu kulübün bir profesyoneliyim ve onlara saygı duymam gerekiyor. Onları eleştirebilecek son kişi benim. Söylenecek tek bir şey var ki bir önceki cevaplarından birinde söylemiştim. Biz bir maç kaybettik ve bu maçın normal bir maç olmadığını anlıyorum. Dolayısıyla tepkinin de katlanarak artmasını anlayabiliyorum. Ama demin de belirtmiş olduğum gibi oyuncular sahada o maçı oynuyorlar. Ve benim de saha kenarında yapmış olduğum iyi veya kötü oyuncu değişiklikleriyle oynanan oyuna bir etkim oluyor ve tabii ki de bir de üçüncü kısım olan rakip var ama maçı başkanımız oynamadı. Başkanın görevi ve rolü sahanın çok çok daha ötesindedir. Eğer o maçın sonucuna birlik olarak bakarsanız Fenerbahçe ailesi o maçı kaybetti ama profesyonel perspektifle bakarsınız profesyonelleri suçlamanız gerekir.”

(FOTOĞRAFLI)