1992’de yazdığı “Tarihin Sonu” kitabı, dünya entelektüel çevrelerinde büyük tartışmalar yaratan düşünür, siyaset ve sosyal bilimci Francis Fukuyama ile hafta içinde 1 saatlik enfes bir ufuk turu yaptık.
(Soma’da gerek AKP hükümetinin, gerekse patronun katmerli ihmalleri sonucu yaşanan tarihimizin en büyük maden faciası nedeniyle hemen yazamadım. Cuma günkü yazımda da belirttiğim gibi hükümeti, uluslararası anlaşmaları derhal imzalamaya ve AB ile iş kazalarını da içeren faslın açılabilmesi için Türkiye’de gerekli düzenlemeleri ivedilikle yapmaya bir kez daha davet ediyorum.)
ABD hegemonyası
Fukuyama’ya dönersek... İstanbul Sanayi Odası’nın düzenlediği 12. Sanayi Kongresi için Türkiye’ye gelen Stanford Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Fukuyama, 22 yıl sonra “Tarihin Sonu”nun gelmediğini, dolayısıyla yanıldığını kabul ediyor ve Soğuk Savaş sonrasında, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından bu yana 25 yıllık süreyi 3 faza ayırıyor:
1. faz (1989 - 11 Eylül 2001): Sovyetler Birliği’nin dağıldığı, Amerikan savunma bütçesinin dünyanın geri kalan tüm ülkelerinden daha fazla olduğu, ABD hegemonyasının hüküm sürdüğü tek kutuplu bir dünya. Fukuyama’ya göre eğer ABD 90’lı yıllarda o politikayı izlemeseydi, Çin ve Hindistan bugünkü kalkınma düzeyine gelemezlerdi.
Yükselen pazarlar
2. faz (11 Eylül 2001 - 2013): Dünyanın her yerinde iştah kabartan yüksek büyüme oranları. Altın çağını yaşayan yükselen pazarların dünya GSYH’sındaki payının % 30’dan % 50’ye çıktığı dönem.
3. faz (2013 - ??): Amerika geri geliyor. Ham petrol ve kaya gazı devrimiyle enerji bağımlılığından kurtulan ABD’de büyüme yeniden hızlandı. ABD’nin başını çektiği yeni enerji haritası ve Avrupa ile yapacağı özel Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması, dünya politikasında dengeleri değiştirecek. Yükselen pazarlarda büyüme daha da yavaşlayacak. Sadece Çin’de değil, Hindistan’dan Brezilya’ya hepsinde...
Jeopolitik geri döndü
  Buna karşılık başta Rusya ve Çin olmak üzere büyümenin yavaşladığı yükselen pazarlarda milliyetçiliğin yükseldiğini görüyoruz. Son 30 yıl, Afrika’da ve Ortadoğu’daki sınırlı savaşlara rağmen genelde sakin geçmişti. Ancak şimdi hem Rusya, hem de Çin’de hareket var. Rusya Devlet Başkanı Putin’in eski Sovyetler Birliği’ni yeniden inşa etme hevesi, Kırım ve Ukrayna ile sınırlı kalmayacak; sırada Moldova, Baltık ülkeleri ve Kazakistan var.
Çin, 1. Dünya Savaşı öncesinde de büyüktü, ama saldırgan değildi. Şimdiyse “Doğu Asya’da patron kim olacak?” meselesi var ve Çin bir yanda Vietnam ve Güney Kore, diğer yanda da Japonya ile her an alevlenebilecek gerginlikler yaşıyor.
Nietzsche’nin ‘son adam’ı    
Son bir not: Aslında meşhur kitabın adı “Tarihin Sonu ve Son Adam.” Ve Fukuyama, “tarihin bitimi”nden sonraki toplumun, ünlü Alman filozofu Nietzsche’nin nihilistik “son adam”ına gönderme yaparak, bir AVM’den çıkıp diğerine girmekten başka arzusu olmayan narsist tüketicilerden oluşacağını varsaymış. O açıdan baktığımızda pek de haksız sayılmaz.