Göbeklitepe: İnsanlığın Bilinen En Eski Tapınağı Hakkında Bilgi
Dünyanın bilinen en eski tapınağı Göbeklitepe ile ilgili merak edilenler burada. Dinler tarihini yeniden sorgulatacak bu kazı çalışmasıyla tarih gün yüzüne çıkıyor. Kısa tarih yolculuğuna ne dersiniz? Hadi Başlayalım!
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Dinler tarihini yeniden ele alan bir arkeoloji çalışması 1995’den bu yana Şanlıurfa il merkezinden 22 kilometre uzaklıkta Örencik Köyü yakınlarındaki Göbeklitepe’de yapılıyor. Milattan önce 10000 yılına dayanan geçmişiyle büyüleyen bu yer, tarihteki bilinen en eski ve büyük ibadet yeri olma özelliği taşıyor. Mısır piramitlerinden 7500 yıl daha eski olan Göbeklitepe, aynı zamanda yerleşik hayatın sembollerinden olan buğdayı da bünyesinde barındırmış. 1000 yıl önce insanlar tarafından üzeri kapatılmış ancak günümüzde bu tarih yeniden gün yüzüne çıkıyor.
Yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde geniş görüş alanına hakim bir konumda yer almakta olan Göbeklitepe, yeryüzündeki ilk inancın merkezi olabilir. Bu bölgede yaklaşık 20 tapınak tespit edilip 6’sı gün ışığına çıkartıldı.
Göbeklitepe’nin inşası, avcılık ve toplayıcılık dönemine dayanıyor. At arabaları gibi taşıma araçlarının olmadığı dönemde büyük sütunlar ve ağır taşların insan gücüyle iki kilometre taşınması söz konusu olmuştur. Birlik ve beraberlikle yapılamayacağı görülen bu çalışma, insanların güç birliği sağladığını açıklıyor. Başka türlü izah edilemezdi.
Kültür bitkisi buğdayın atası da Göbeklitepe’de yetiştirildi.
Çiftçi Mahmut Kılıç, 1983 tarihinde tarlasını sürerken oymalı bir taş buluyor. Bu taşı, müzeye götürüyorlar fakat eser sıradan bir arkeolojik bulgu olarak Urfa Müzesi'nde sergilenmeye başlandı. Tarihin en eski tapınaklarından birine ait bulguya rastlamak ve sıradan bir bulgu olarak değerlendirmek kadar hazin bir durum olamaz.
Mağara duvarlarında avcılığı temsil eden hayvan figürleri bulunuyor. Akrep, yılan, yaban domuzu, boğa, yaban ördeği gibi duvarlara işlenmiş figürler bulunuyor. Bazı arkeologlar bunların kabile sembolü olabileceği kanısında…
İlk çalışmalar 1995’te başlıyor. Şanlıurfa Müzesi liderliğinde başlayan kazı çalışmalarına Prof. Dr. Klaus Schmidt danışmanlık yapıyor. Schmidt 2007’de kazının başkanı olmuştur.
2010 yılında 40 santimetrelik hayvan figürleri olan bulunan insan başı heykeli, kaçırılmıştır.
Araştırmalar sonucu 160 litrelik altı bira varili bulundu. Dönemin insanları buğdayı ekmek yapmak için değil de biraya kullandıkları ortaya çıktı.
Tapınaklar yerleşik hayatın temel taşı. Tarih derslerinde tarımla beraber yerleşik hayata geçildiği söylenir. Ancak Prof. Schmidt, avcı ve toplayıcıların dini ayinlerini gerçekleştirmek için toplandıklarını ve böylece yerleşik hayatın temellerinin atıldığını belirtiyor.
T şeklindeki sütunlardan insan figürleri olduğu düşünülen yapılar mevcut. Aşağı inen aslan figürü dikkatleri üzerinde topluyor. Bu figür ayrıca aslanların neolitik dönemde Anadolu topraklarında bulunmuş olabileceğini de ifade ediyor. T sütunlar 40 ve 60 ton ağırlıklarını bulabiliyor.
FOTOĞRAF: ANADOLU AJANSI
2018 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası kalıcı listesine alınmıştır.
Tarihte önemli bir yere sahip olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Arkeoloji çalışmalarını yapan tüm ekibe kolaylıklar diliyoruz.
FOTOĞRAF: ANADOLU AJANSI