Ölüm korkusu bütün dünyayı sardı. Rızık endişesi de aynı şekilde insanları endişelendiriyor. Bu endişe ve korku sadece insanlardadır. Dikkat edelim, yeryüzünde, göklerde ve yerin altında ki canlılarda bu korkuların hiç birisi yoktur. Bu âlemlerde yaşayan bütün canlılar programlanmış. Onlarda rızık endişesi yok. Ölüm korkusu yok. Peki, neden insanoğlu bu endişeleri taşırlar? Allah insanoğluna akıl vermiş, fikir vermiş ve onlardan akıl etmelerini istemiştir. Kitap vermiş, Peygamberler göndermiştir. Ancak insan aklını kullanmadığı gibi fikrini de gönlüyle beraber kullanmamıştır.
İstediklerini Allah’tan başka her şeyden beklemiş ancak Allah’a inandığı halde O’ndan istemeyi becerememiştir. Yaratılışı ve yaratılış gayesinden uzaklaşan insan hem umduğunu bulmada zorluk çekmiş hem de huzurunu kaybetmiştir. Burada bizim imdadımıza bizi yaratan, yaşatan, rızıklandıran ve sonunda öldürecek olan Yüce Allah’ın kitabı yetişiyor.
Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar. Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, Allah ona yeter. (Talak 2.3)
Allah’a karşı gelmekten sakınacağız. Allah’ın emirlerini yerine getirecek, yasaklarından kaçınacağız. Yani emirlerine tam uyacağız. Çünkü bu bir sistemdir. Sistemler eksik veya hata kabul etmez.
Allah sıkıntılarımızdan bize çıkış yolunu açar. Tek şart vardır. Allah’a tabi olup O’na uymaktır. O’na uyar ve gereğini yaparsak;
Bizi beklemediğimiz yerden rızıklandırır. Rızkımız bol olur. Allah’a tabi olan, sadece O’na güvenen, O’na kul olanlara; Allah ona yeter.
Evet, şimdi şu cümle belki ilaç gibi gelebilir. Allah var gam yok. Ben de sadece Allah’a ibadet ediyor ve sadece O’ndan yardım diliyorum. Çok hoşuma giden şu cümle ile konunun ikinci bölümüne geçelim.
Allah’ım! Muhtacını, muhtacına muhtaç eyleme. Âmin.
Sizi bugün bir şeyi düşünmeye davet ediyorum. Evinizde mutfağa geçip elinize bir bardak alın. Musluğun altına tutun. Suyu doldurmaya başlayın. Yarıya geldi. Bardağı alıp sehpanıza koyun. Koltuğunuza oturun lütfen. Bardağa bakın sonra bardakla ilgili durumu kendi kendinize söyleyin.
Ya doluyu ya da boşu göreceksiniz. Doluyu görenlere söz söylenmez. Boşu görenlere sözümüz var.
Bizim ülkemiz diğer ülkeler gibi salgın illetinden dolayı sıkıntılar çekiyor. İnsanlarımız sıkıntı çekiyor. Herkes yarınını düşünüyor. Ekonomi ciddi sıkıntılar yaşıyor. Okullar dört duvar olmaktan çıktı. Yenidünya düzenine alışamadık. Bunca olumsuzlukların yanında Devletimiz hiç mi olumlu işler yapmıyor? İnsanlarımız doğruyu görüyorlar. Peki, siyasilerimiz, medyamız, sosyal medya dünyamızda dolaşan insanlar neden hep BARDAĞIN BOŞ TARAFINI görür de DOLU TARAFINI görmezler. Hep boş tarafını görmekle insanımızı gerdiklerini, düşmanlıkları artırdıklarını hiç mi idrak etmezler?
Bunca olumsuzlukların, salgınların, en yakınına ihanet etmenin moda haline geldiği zamanda bardağın dolu tarafını görelim. Boşu doldurmanın yollarına bakalım.
Bir ve beraber olarak güçlü Türkiye olmanın yollarına bakalım. Allah’a inanıp O’na dayanıp güvenelim. Allah işte o zaman bizimledir. Cuma bayramınızı tebrik ederim. Allah bütün hastalarımıza acil kalıcı şifalar versin. Âmin.
Selam ve duaarımla.
Saim ORAL, Kartal 04 Aralık 2020